Alper mestçi ve musallat filmi hakkında bi röportaj=)

- Musallat filmi çekim süreci nasıl geçti? Ne tür zorluklar yaşadınız?
Pek hoş geçtiği söylenemez. Zordu ve yorucuydu. Ama en azından seti basan paranormal bir olguyla karşılaşmadık

- Filmin oyuncu kadrosu nasıl belirlendi ve neden son zamanların popüler oyuncuları filmde yer almadı?
Yaklaşık 150-200 kişiyle görüştük. Deneme çekimleri, provalar, kayıtlar yapıldı vs... Ve kadro belirlendi. En yorucu aşamaydı diyebilirim. Burak (Özçivit) filmi çektikten sonra bir dizide oynadı ve epey popüler oldu. Ama bundan hem memnunum hem de değilim. Karar veremedim henüz
Bence oyuncularımızın hepsi mükemmel birer performans çıkardılar. Üstelik Musallat çoğunun ilk filmi...

- Genelde Türk korku sinemasında görsel efektlerden şikayet eder izleyici. Efektlerin gerçekliği için nasıl bir çalışma yaptınız?
Filmin post production aşamasına 6-7 ay gibi bir süre ayırdık. Yapamayacağımız şekilleri Cem Gül ile uzun uzun tartışarak zaten baştan eledik... Şöyle söyleyeyim: Biz montajdayken çekime yeni başlayan filmler vizyona girdi, hatta çıktı bile!..

- Bu çok soruluyordur ama ülkemizde neden korku-gerilim filmi denince akla hemen dini konular geliyor? Klişe hayalet, sorunlu ev veya Copperfield kampı konularına daha dokunulmadı. "Cehennemden çıkan çılgın Türk" harika bir konu olur mesela
Neden, çünkü korkulan imgeler belli... Ayrıca 150 korku filmimiz var 50 tanesi dini konular üzerine de diyemeyiz. Zaten birkaç film var, bir iki tanesi de böyle. Bunda bir sorun yok… Ayrıca Saw ya da Evil Dead türk yapımı olsaydı bizim çok bilmiş net tayfası yine gülecekti

- Dergi.biz'de aylar önce yayınlanan yazıdan anladık ki sinema seyircisi büyük bir beklenti ile bekliyor Musallat'ı. Bu sizde nasıl bir duygu yaratıyor? Beğenilme veya beğenilmeme üzerine ne tür senaryolar var kafanızda?
Bir şey yaratmıyor pek... Öncelikle benim beğenmem önemli. Bugüne kadar genel beğeniyi baz alarak bir iş yapmadım. Ha istersem yapabilirim anlamına da gelmiyor bu. Deli gibi kassam bir Mahallenin Muhtarları, bir Çocuklar Duymasın yazamam da çekemem de. Herkesin formatı belli. Şok'u yaparken de genel kitle tarafından beğenilmiyordu. Ama ben ve benim gibi gibi düşününler tarafından çok beğenildi. ShockHaber ya da Dr. İsmet Salu misali... Sonuçta film beğenilse de beğenilmese de benim yapacağım film bu olacak(tı). Ben beğendim gerisi boş…

- Korku sineması tüm dünyada yükselişe geçti. 2000'li yıllara kadar ülkemizde bu türe ait nerdeyse hiç film çekilmemişken son dönemde dünyadaki trende uygun olarak bizim ülkemizde de korku filmleri çekilmeye başlandı. Korku filmlerindeki artışın nedeni sizce nedir?
Bugüne dek olmaması sorun. Bizde yükseliş falan yok. Zaten toplamda 5-6 filmden söz edebiliyoruz. Düşünsenize zamanında western bile çekmiş milletiz, niye korku çekmemişiz belli değil…

- Korku filmleri giderek daha kanlı, daha vahşet görüntüleri içeren bir hal almaya başladı. İnsan bedenini parçalamanın yüzlerce türünü gördük. Sizce bu süreç nereye kadar gider?
Bilemem, son nokta hücre bölünmesi olmalı, daha da ötesi olmaz. Bu arada Musallat kanlı bir film değil…

- Ülkemizde neden kayda değer korku filmleri çekilemiyor. Sorun senaryo üretmekte mi, yoksa prodüksiyon aşamasında mı bir takım zorluklar var?
Film işi ciddi matematik gerektiren bir hadise. Özellikle “korku” çok tehlikeli bir tür. Bu tarzı sevmek lazım önce. Bir komedide ya da aksiyonda matematik doğru kurulamamışsa seyirci yine de gülebilir, gaza gelebilir ve filmden memnun çıkabilir. Fakat korku sinemasında en ufak bir yanlış, seyirciyi değişik bir moda sokup filmden soğutur. Ki zaten hiç kimse derin bir korku edinmek için bir filme gitmez. Dolayısıyla seyirci zaten gerilim modundan çıkmaya her an hazırdır… O yüzden Türkiye’de henüz komedinin matematiği çözülememişken tüyleri ürpertmek kolay değil, bunun farkındayım. Ama Musallat ciddi bir film oldu. Psikolojik bir korku filmi oldu ve gülemeyeceğiniz bir film oldu!..

- Favori korku filminiz hangisi? En beğendiğiniz yönetmen ve yerli-yabancı sinema oyuncuları hangileri?
Exorcist, Evil Dead, Omen, Shining, Changeling vs... Özel bir yönetmen ya da oyuncu söyleyemem, çok var... Şunu söyleyebilirim: Musallat, Hollywood etkisinde bir film değil, Musallat tam anlamıyla bir Türk filmi. Fakat görsel efektlerle, müzikle ve ses tasırımlarıyla çok uğraşıyoruz. Ve farklı bir şey yaptığımızın farkındayız... Fakat benim ve çalıştığım arkadaşlarımın üzerinde Hollywood etkileri tabii ki var. Dediğim gibi bizim üzerimizde etkileri vardır ama Musallat ile pek alakaları yok! Musallat bir aşk hikayesi... Korkunç bir aşk hikayesi!..

- Musallat filminden önceki işleriniz mizah ağırlıklı işler ama ilk sinema filminiz korku türünde. Bunun sebebi nedir?
Sinema ve korku benim için hep vardı zaten. Ama süreç böyle gelişmiş, yapacak bir şey yok. Televizyonda bugüne kadar hep “mizahi” işler yaptım. Sonuçta ikisini de seviyorum ama korku daha “ciddi” bir iş!..

- Neden korku filmi? Basit bir soru olsun diye değil. Türk sinemasında her dönem iyi veya kötü komedi filmleri her zaman daha fazla iş yapmıştır da (amaç skorsa tabii)
Sevdiğim tür bu olduğu için. Amaç skor değil demek ki

- Hüseyin Özcan'la birlikte yürüttüğününüz Shockhaber sitesi müthiş bir çizgide ilerlerken birdenbire kapandı. Yıllar sonra tekrar açılmasına rağmen aynı havayı bir daha yakalayamadı. Bu kadar başarılı giderken Shockhaber neden kapandı ve tekrar açıldığında eski başarısını yakalayamamasını neye bağlıyorsunuz?
ShockHaber ciddi emek isteyen bir işti. Yetişemedik. İşimiz de ShockHaber olmadığı için kapatmak zorunda kaldık. Yoksa çok zevkli bir işti... Daha sonra gelen baskılar sonucunda tekrar açmak zorunda kaldık ama yine ilgilenemedik…

- ShockHaber tekrar açılacak mı?
Zor...

- Herbiri kendine has seyirci kitlesi kazanmayı başarmış tv programları (Şok, Radar, Hızar, Beyaz Show, Zaga, Zoka, Dikkat Şahan Çıkabilir, Bir iş İçin Lazım), en başarılı döneminde kapanan bir internet sitesi (ShockHaber), Milliyet gazetesinde ve Tempo dergisinde bir köşe (Gündeme Karşı Serin Duruş), Bir sanal yazar kahraman (Dr. İsmet Salu), 3 kitap (Takıntılar, Saçmalama, Radar Oldum)... Hepsi de son derece başarılı işler. Nedir bunun sırrı?
Yaptığın işten zevk almak sanırım…

- Sinema filminizde de daha önceki işlerinizde yakaladığınız başarıyı yakalayacağınızı düşünüyor musunuz?
Kendimce yakaladım bile. Gerisi hikaye…

- Musallat 16 Kasım'da gösterime girecek. Siz filmin senaristi, yönetmeni vs. olarak değil de, izleyici Alper Mestçi olarak çektiğiniz filmden memnun musunuz?
Kesinlikle...

- Bir gününüz nasıl geçiyor? Kaçta kalkıyor, kaçta yatıyorsunuz? En parlak fikirlerinizi yakaladığınız bir zaman dilimi ya da bir mekan var mı? Böyle şeylere inanır mısınız? (Uğur gibi)
Sabaha karşı 4-5 gibi yatıyorum. Öğlen 1-2 gibi kalkıyorum. Öyle özel bir zaman ya da mekan yok. Üzerinde düşünülen fikirler genelde çöp oluyor. Anlık çakan basit ve net fikirler her zaman doğrudur benim için. Uğur olayını bilmiyorum, var galiba ama tam da ne olduğunu belirleyemedim

- Eğlence sektörünün pek çok alanında çalıştınız. Ama benim merak ettiğim kartvizitinizde hangi mesleğin yazılı olduğu? Kendinizi hangi alana daha yakın görüyorsunuz?
Kartvizit kullanmıyorum. Ha sorduklarında yönetmen diyorum

- Okan Bayülgen, "yönetmesi" zor bir insan mıdır?
Bilmiyorum. Okan’la çalıştığım 3 yıl içinde o tarz bir ilişkim olmadı pek. Herkes kendi işini yapıyordu. Ben orda Medya Arkası, “Zaga 80’leri Seviyor” tanıtım filmini, Okan Bayülgen’in Metal Heart eşliğinde gitar çaldığı filmi ve programın daha sonraki tarzını belirleyen birkaç iş yapmıştım. Zaga’nın 80’ler olayını direkt üstüme alabilirim mesela

- Gazetesok.com ve shockehaber.com gibi çakma ShockHaber sitelerinden haberiniz var mı? Ne düşünüyorsunuz?
Var... İkincisini beğeniyorum..

- Sinema filmleri devam edecek mi? Bundan sonraki film projesi belirlendi mi?
Evet belirlendi. Fantastik bir komedi. Ama sanırım araya bir korku daha girebilir. Bilemiyorum çok kesin ve net konuşulacak bir sektör değil bu. Biliyorsunuz yıllar önce Serdar Ortaç da vampir filmi çekecekti, çekemedi. Kısmet değilmiş

- Televizyon için yeni bir projeniz var mı?
Onlarca… Ama tembellik gibi bir sorunum var…

- Hangi ortamda kendinizi daha rahat ifade edebiliyorsunuz ve daha memnun kalıyorsunuz. Televizyon, internet, sinema, basın?
Hiçbir ortamda. Antisosyalim sanırım…